Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine göre, dünya genelinde her gün okyanus, nehir ve göllere atılan plastik miktarı yaklaşık 2 bin çöp kamyonuna eşdeğer. Her yıl 19-23 milyon ton plastik atık su ekosistemlerine sızarak ciddi bir kirliliğe yol açıyor. Plastik kirliliği, gıda üretim kapasitesini doğrudan etkileyen önemli bir sorundur.
TÜDAV Yönetim Kurulu Üyesi Aytan, plastiklerin aşırı üretimi ve yanlış bertarafının, doğada %80 oranında sonlanmasına yol açarak bu sorunu dünyada en hızlı büyüyen çevresel tehditlerden biri haline getirdiğini belirtti. Plastiklerin küçük parçalara ayrılarak mikroplastikler haline dönüşmesi, su kaynaklarına kronik olarak ulaşmasına ve deniz ekosistemleri ile canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratmasına neden olmaktadır.
Aytan, mikroplastiklerin, deniz besin zincirinin temelini oluşturan mikroorganizmalarla aynı boyutlara inerek, gıda ürünleri vasıtasıyla insan sofralarına kadar ulaştığını ifade etti. Ayrıca, Karadeniz'deki biyoçeşitlilikteki ciddi azalmaların sebepleri arasında istilacı türler, artan kirlilik, aşırı avcılık ve iklim değişikliği gibi unsurları da vurguladı.
“Karadeniz'in önemli balıkçılık alanlarındaki ticari balıklarda ve yaşam alanlarında mikroplastikler: Karakteristik, konsantrasyon ve risk değerlendirmesi” başlıklı bir araştırma yaptıklarını ifade eden Aytan, Doğu Karadeniz’de istavrit, mezgit, barbun, dil, pisi ve kalkan gibi balıkların mikroplastik miktarlarını araştırdıklarını belirtti. Ayrıca, bu balıkların yaşam alanları ve beslenme davranışları farklı olduğu için seçilmiş olduğunu kaydetti.
Yapılan incelemelerde, araştırılan balıkların hepsinde en az bir mikroplastik tespit edildiğini söyleyen Aytan, istavrit ve mezgit balıklarında düşük ancak barbun, kalkan ve pisi gibi dip balıklarında yüksek miktarda mikroplastik bulunduğunu aktardı. Denizin dibindeki mikroplastik birikiminin daha fazla olduğunu belirten Aytan, istavrit ve mezgit gibi türlerde balık başına bir adet mikroplastik tespit edilirken, dipteki barbun, dil, pisi ve kalkan gibi balıklarda bu miktarın 12 adede kadar çıktığını vurguladı.
Aytan, balıklarda tespit edilen mikroplastiklerin kaynaklarının %50'sinden fazlasının tek kullanımlık plastiklerde kullanılan polietilen ve sentetik tekstilde kullanılan akrilik olduğunu, bu plastiklerin Karadeniz’de bulunma nedenlerinin ise yetersiz atık yönetimi, derin deniz deşarjları, kıyı bölgelerindeki kontrolsüz dolgular ve boşaltım alanlarının doğru seçilememesi olduğunu aktardı.
Araştırmayı, mikroplastikler konusunda karar vericilere ve sektöre yol gösterici olma amacıyla gerçekleştirdiklerini belirten Aytan, bu çalışmanın ana amacının “balık yemeyin” algısı yaratmak olmadığını ifade etti. Kirliliğin önlenmesi için önerilerde bulunan Aytan, plastik yerine ikame ürünlerin kullanılmasının ve mevcut plastiklere eklenen katkı kimyasallarının toksik olmayanlarla iyileştirilmesinin önemli bir adım olacağını dile getirdi.
Aytan, “Kişiselden başlayan ancak yerel yönetimlerin de alacağı tedbirlerle Karadeniz'de plastiklerin azaltılmasında hepimiz rol oynamalıyız” şeklinde konuştu. Ayrıca, Karadeniz’de atık sudaki mikroplastiklerin tutulabilmesi için arıtım tesislerinin kurulması gerektiğini belirterek, atık yönetiminin iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.