GENEL

"Nezaket: Unutulan Değerin Yeniden Doğuşu"

OSMAN ÇAKIR 01 Ağustos 2025 Görgü ve nezaket kuralları üzerine yazılarımıza devam ediyoruz

OSMAN ÇAKIR
01 Ağustos 2025

Görgü ve nezaket kuralları üzerine yazılarımıza devam ediyoruz. Günlük yaşamın karmaşasında, insanların çoğu zaman nezaketin önemini göz ardı ettiği gözlemleniyor. Her sabah alarm sesiyle uyanır, aceleyle çayımızı içip işe koşarız. Ancak bu yorgunluğun asıl sebebi sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal ilişkilerdeki eksikliklerdir. Nezaket, insan ilişkilerinin temel çimentosudur ve uzun yıllar boyunca kültürümüzün bir parçası olmuştur.

İnsanların birbirlerine selam vermesi, bir tebessümle ilişkilerini güçlendirmesi, eskiden oldukça yaygınken, şimdi göz göze gelmekten kaçınan, teşekkür etmeyi unutan bir topluma dönüştük. Nezaket, yalnızca kibar sözlerden ibaret değildir; karşıdaki insanın varlığını, duygularını ve emeğini fark edip saygı göstermektir. "Lütfen" demek, karşınızdaki kişiye saygı duyduğunuzu belirtir; "Teşekkür ederim" demek, yapılan iyiliğe karşı minnetinizi ifade eder. Bu iki basit ifade, toplumsal değerlerin yaşatılmasına katkıda bulunur.

Bir toplumda insanlar birbirlerine teşekkür etmiyorsa, ortak yaşam kültürü zayıflamıştır. Lütufkâr kelimelerin azalması bireyselliği artırmakta ve bu da yalnızlığı derinleştirmektedir. Nezaket, insanı insan yapan ince detaylardan biridir ve toplumu bir arada tutan görünmez bir bağdır.

Görgü kuralları çoğu zaman gereksiz ya da eski moda olarak görülse de, bunlar karşılıklı saygının bir dışavurumudur. Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermek, ortama girerken selam vermek, birisi konuşurken sözlerini kesmemek gibi davranışlar, sadece kurallar değil, insanları önemsemektir. Nezaket kurallarını öğrenmek, bir zamanlar aile içinde ve okulda doğal bir süreçti, ancak günümüzde pek çok çocuk bu değerleri medyadan öğreniyor. Bu, büyüklerin bu değerleri hatırlaması ve örnek olması gerektiğini göstermektedir.

Nezaketin etkisi hafife alınmamalıdır. Günlük yaşamda “lütfen” ya da “teşekkür ederim” demek, iletişimde büyük farklar yaratabilir. Bu kelimeler yalnızca nezaket ifadesi değil, aynı zamanda ruhumuzu hafifleten, kalbimizi yumuşatan unsurlardır. Özellikle zor günlerin sonunda küçük teşekkürler, yorgun insanların kalbindeki yükü alabilir.

Eğer toplum olarak yeniden nezaket ve görgüye dönmek istiyorsak, küçük adımlarla başlamalıyız. Çocuklarımıza "teşekkür ederim" demeyi öğretmek, market kasiyerine gülümseyerek "kolay gelsin" demek, kapıyı açan görevliye "iyi günler" dilemekle başlayabiliriz. Bu küçük davranışlar, büyük bir kültürel dönüşüm için ilk adımlarımız olabilir. Unutmayalım, nezaket bulaşıcıdır; birine nazik davrandığınızda, o kişi de başkalarına bunu yansıtır.

Sonuç olarak; kaybettiğimiz değerler arasında nezaket de var. Ancak, onu geri kazanmak elimizdedir. Biraz özen, biraz dikkat ve en önemlisi farkındalık ile nezaketimizi yeniden canlandırabiliriz. "Lütfen" demek bizi küçültmez, "Teşekkür ederim" demek sadece zarafet katar. Bu yüzden, nezaketi elden bırakmamalıyız; nezaket yoksa, geriye yalnızca taşlaşmış kalpler kalır.