1999 ve 2004 yılları, Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir dönüşümün başlangıcını işaret ederken, yerel yönetimlerdeki dinamiklerin de değiştiği bir zamanı temsil ediyor. Bu dönem; çöküş, başlangıç, ihanetler ve kehanetler gibi kavramlarla anılmakta. Gelişen teknoloji ile birlikte insanların zaman bilinci azalmakta ve sosyal medya platformları, özellikle TikTok, dikkat çekmekte. Ancak, okuma alışkanlığına sahip bireylerin hala var olması, kalemi tutmaya cesaret veren bir motivasyon kaynağı oluyor.
Yazıya giriş yaparken, İbrahim Efe adlı 15 yaşındaki bir imam hatip öğrencisinin dikkatimi çeken yorumunu paylaşmak istiyorum. Efe, "her yazı kendi içinde bir anafor yapmış. Her olay ayrı, ayrı farklı bir belediyeyi anlatmışsınız," diyerek yorumladı. Bu durum beni yeniden yazmaya teşvik etti.
1999 ve 2004 yıllarındaki yerel seçimler, Türkiye'de siyasetin seyrini değiştiren unsurların belirlendiği bir dönemdir. Yerel yönetimlerde, siyaset adeta bir Bizans oyununa dönüşmüş; halk çıkarları yerine cemaatler ve entrikalar öne çıkmıştı. Bu dönemde yerel yönetimler, insan yaşam kalitesini doğrudan etkileyen temel unsurlar haline geldi ve belediye başkanı seçerken dikkat edilmesi gereken bazı kriterler belirlendi. Bu kriterler arasında deneyim, vizyon, iletişim kabiliyeti, şeffaflık, finansal yönetim yeterliliği, adalet ve tarafsızlık gibi unsurlar öne çıkıyor. Kısaca, lider olma niteliği aranmaktadır.
1999 yerel seçimleri ise, 28 Şubat post-modern darbesinin etkili olduğu bir ortamda gerçekleşti. Seçim sonuçlarında ise, siyasi kamplaşmanın yerine mazlumun yanında duran Türk seçmeni ön plana çıktı. Üsküdar, ülke genelinin seçim sonuçlarının örneğini sundu ve 1999 yılı Üsküdar belediye seçimlerinde mevcut liderlerle devam kararı alındı.
Yılmaz Bayat liderliğindeki belediye yönetimi, kurum içinde ISO kalite belgesi dâhilinde büyük bir eğitim seferberliği başlattı ve Üsküdar Belediyesi tarihinde bir ilke imza atarak ISO 9000 belgesi aldı. Bu süreçte, 2000-2002 yılları arasında kamu hizmetleri alanında donanımlı ve liyakat esaslı bir yapı oluşturuldu.
Üsküdar'da otopark sistemleri merkeze oturdu ve bakanlık denetimlerinden tam not alındı. Ancak Harem otogar civarındaki 150 dönümlük arazi üzerindeki çekişme, önemli bir tartışma konusu haline geldi. Ancak Harem Port projesine karşı, Harem Hilal Projesi ile Türk dünyasının kültürel mirasını yeniden Anadolu’dan başlatma amaçlandı.
Ancak, 3 Kasım 2002'de yapılan genel seçimler sonucu iktidar değişince, Üsküdar Belediyesi'nde iç çatışmalar başladı. Maliye birimleri, belediyeyle alakası olmayan denetimler yapmaya başladı ve bu durum, belediye işleyişini olumsuz etkiledi. Siyasi otorite ve meclis aritmetiği değişti, bu da belediyede tarafsızlığın yok olmasına neden oldu.
2002 genel seçimleri sonrası gelişmeler, Türk belediyecilik tarihinde önemli bir şok yaratırken, Üsküdar'da yaygın olarak malikâneleştirme türünde müdahaleler başladı. Tüm bu süreçlerin sonucunda, yerel yönetimlerin olumlu ilerleyişi duraksadı ve kentleşme sorunları gündeme geldi. Sonuç olarak, 2002 genel seçimleriyle birlikte Türk belediyeciliğine öyle bir bomba düştü ki, birçok kişi ne olduğunu anlamadan atı alan Üsküdar'ı geçti.
Esenlikler dilerim.
Saygılarımla.
```